Demokrasi, kişi hak ve hürriyetleri, evrensel hukuk, insan hakları gibi kavramları son üç yıldır dillerinden düşürmeyen bir güruh... Öyle bir güruh ki; yargı içinde %50 oranında hüküm ve iddia makamlarına sahip olan, özel yetkili mahkemeler döneminde, istisnasız tüm mercileri ellerinde bulunduran bir yapı.
Başta Ergenekon ve birbirine nazire olan davalara baktığımızda, yazının başında da bahsettiğim kavramların birebir diyalektiğini kullanarak yaklaştılar yargıladıkları insanlara. Bu kıyım sürecinde, kimi suçsuz insanlar, terör örgütü üyeliği yaftasını kaldıramayıp intihar etti, kimisi de kanser, felç vb. tedavisi mümkün olmayan hastalıklara yakalandı. Ailelerine yaşattıkları psikolojik çöküntü, empatiyle anlaşılamayacak derecelere geldi.
Yargı eliyle bu inanılmaz durumları yaratanlar, bu günlerde yaptıklarının karşılığını çok az da olsa ödüyorlar. Çok az da olsa diyorum, çünkü; yapılanların karşılığı ödenemeyecek kadar büyük ve ağır. Ben dahil bu masum insanlardan ve ailelerinden şuan sadece helallik dileyebilirim, dileyebiliriz. Onu da kabul ederlerse tabi...
Bu kıyım süreci, bu günleri doğurması amacıyla gerçekleştirilmiş ve kuluçka süreci oldukça sağlıklı geçmişti. Ordunun sinir uçlarına büyük oranda sızılmış, planlarını özenle işlemişlerdi. Planlar işlerken, bu psiko kliniklik yapının medya ayağı, kuluçka süresinin sonuna gelindiği sinyallerini aylar önce vermeye başlamışlardı.
Demokrasiden taviz vermemekten, hak, hukuktan sürekli dem vuran bu insanlar, henüz % 49 ile başa gelmiş iktidarın çok kısa bir süre içerisinde gideceğini dillerine pelesenk etmişlerdi. Bu güruhdan Prof. Seviyesine gelmiş ama normal seviyesi mağmada olan bir akademisyen, 1 kasım seçimlerinden önce, "Bunlar % 60'da alsa, hiçbir şey farketmeyecek, 6-7 yiğit bu işi başarabilir" derken neyi kastediyordu? Yine aynı şahıs " Ben Prof. olmak yerine bir Albay olsaydım, önümüzdeki süreçte daha faydalı olurdum" demesi neye yorulmalıdır? Ortada erken seçimi gerektirecek bir durum mu vardı? Hayır. Ya da 1980 öncesi kaos ve anarşi ortamından söz edebilir miydik? Elbette denemezdi. O halde Nasıl gidecekti bu hükümet? Evet, Geriye sadece TSK'nin içine sızmış bu kanserli güruhun harekete geçirilmesiyle olacaktı.
Plan devreye sokuldu ve sadece bir "Girişimle" sonuçlandı. Bu yapının gücüne salya akıtan bazı güruh dışı elemanlar da bu girişime dahil oldu. Münafıklığın zirve yaptığı bu insanlar, bu girişimin kendileri tarafından yapıldığını elbette ki kabul etmediler. Onlar inanmaya ve peşlerinden sürükledikleri insanlara buna inandırmaya devam etsinler.
Fakat şunu bilsinler ki Rabbim, hayvanlar alemine düşünme yetisi ve az biraz da feraset verseydi, 15 Temmuz gecesi halkla birlikte hayvanlar da sokaklara koşardı...
Düşüncesini ve ferasetini başkasına ipotek edenlerden eyleme bizi Ya Rabbim...
